1395 yılında dördüncü Osmanlı padişahı Yıldırım Beyazıd’ın isteğiyle karakol olarak yapılan 700 yıllık bir hisar. Yedi dönümlük bir alan üzerine kurulan bu hisar İstanbul Boğazı’nın en dar noktasında inşa edilmiştir. Karşı kıyı sadece 660 metre mesafededir. Hisar aynı zamanda bulunduğu bölgeye adını vermiştir ve Göksu deresinin yanı başında yer almaktadır. Gökyüzünün maviliğini yansıtacak kadar temiz bir dere olduğu için Göksu olarak adlandırılan dere, Lale Devri’nin unutulmaz anlarına da tanıklık yapmıştır.
Bu dereden kadınlar ve erkekler ayrı teknelere binerek, boğaza açılır, Osmanlı imparatorluğunun en şatafatlı günlerinin tadını şarkılar söyleyip çıkarırmış. Çevredeki çok sayıdaki yalı da bu şatafatlı günlerin bugüne mirası olarak kalmıştır.
Anadolu Hisarı, Bizanslılarla birlik olup Karadeniz’de koloniler kuran Cenevizlilere karlı önlem almak, Boğaz geçişlerini kontrol altında tutmak, ce Göksu vadisine sızmaları önlemek için yapılmıştır.
Aşıkpaşazâde tarihinde bu kale şu sözlerle anlatılmıştır.
“Yıldırım Beyazıt, Kocaeli’nden geçerek, İstanbul’a doğru geldi (1390–91) ve Şile Kalesini alan Yahşi Bey’i gönderdi. Sultan Boğazkesen üzerinde Güzelce Hisar adlı bir şato yaptırdı.”
Anadolu Hisarı’nın tam karşısında da İstanbul’un fatihi, Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı Rumeli Hisarı yer almaktadır.
İstanbul’un fethinden bile önce inşa edilmiş bir Türk kalesi olarak büyük değer taşıyan kale, boğaza kattığı nefes kesici atmosferle, mutlaka görülmeyi hak ediyor. Özellikle de denizden, Göksu deresinin Boğaz ile birleştiği yerde, Lale Devri’nin yüzyıllardır unutulmayan ihtişamını hayal edebilmeniz, hatta tekrar yaşayabilmeniz için sizi bekliyor.